Sarı Gelin

Elçin

Ötüken Neşriyat,  İstanbul  2003  ISBN: 978-975-437-431-4

Dil: Türkiye Türkçesi  Türü: Kitap  Alt türü: Hikâye

Dış bağlantı: http://www.otuken.com.tr/kitapdetay.asp?kitapID=374

Bu eseri üyemiz İskender temin etmiştir. Kaynağına ulaşmak için tıklayınız

Yazarın olgunluk dönemine ait on hikâyesinden mürekkep bir eserdir. Hikâyelerin çoğu “Baladadaş’ın İlk Muhabbeti” kitabından bazıları da Azerbaycan’da yayınlanan edebiyat mecmualarından alınmıştır. Kitaba adını veren Sarı Gelin hikâyesi Azerbaycan menbalı “Sarı Gelin” türküsü üzerine kurulur. Bütün hikâyelerde yazarın sanat anlayışının bir göstergesi olan sakinlik, huzurluluk ve bunlara eklenen seyircilik görülür. En tabii görünen konuların hislerle örülü derinlikleri araştırılır ve zevk veren bir farkındalık üslubuyla okuyucuya sunulur. Kimi hikâyelerin nerdeyse her cümlesi epigraflardan oluşur.

Yorumlar:

Elçin'in Türkiye'de son yayımlanan bu kitabı on hikâyesini içermektedir. Hikâyelerde daha renkli ve olgun bir üslup gözlenir. Ferdi psikolojinin ilgi çekici anlık görüntüleri yahut ilk bakışta görülemeyen derinlikleri hikâyeleştirir. "...uzak uzak ülkelerde, uzak uzak şehirlerde hiç kimse şunu bilmiyordu: Dünyada Ebiligilin ufacık bir köyü var ve bu ufacık köyde Ebili adında bir oğlan var ve bu oğlan her gün katarların ardından bakar... "(Bu Dünyada Katarlar Gider hikâyesinden) Ebili bir gün ufacık köyünden çıkacak ve o uzak uzak yerlere gidecektir; ama ömrü boyunca o ufacık köye borçlu kalacak ve borcunu hiçbir zaman ödeyemeyecek... Elçin bu hikayelerde de halk yaratışlarını ustalıkla kullanır, Dede Korkut tarzı yahut ağıtlardaki değişler üslup olarak da anlatıma yansır: "Kocakarının oğlunun cenazesi ardından deli gibi bağıra çağıra dediği sözler beynine şöylece sinmişti: Giden kara atlı getme Yol uzaktır getme Ananın bacının göz yaşı Sene uzaktır getme, oğlum vay! (Beş Dakika ve Ebediyet hikâyesinden) Sarı Gelin hikâyesinden:"... sonra bütün bu genişliği, evvelsizliği ve ebediliği bir ses seda bürüdü ve bu ses seda altında derin vadinin dibinden köpüklene köpüklene akan o çay, o dağlar, o yemyeşil sineler de, bu ses sedaya sanki söz söylemeye başladı: Saçın uzun hörmezler Seni mene vermezler Ne ola bir gün görem Nazlı yarin yüzünü Neynim aman aman Neynim aman aman Sarı gelin... ... sonra sağnak yağış kesilecekti, sonra akşam olacaktı, sonra da bütün bu yerlere bir karanlık çökecekti; ama, o ses seda , o türkü yine bu yerlerle birlikte olacaktı. Bu derenin uzunu Çoban kaytar kuzunu Ne ola bir gün görem Nazlı yarin yüzünü Neynim aman aman Neynim aman aman Sarı gelin..."

...

Yorum

Bu eser hakkında henüz yorum yapılmamış. İlk yorum yazan siz olun.

Yayınlanacak yorumunuza bir başlık yazın: Yorumunuzu yazın: